İmplant Tedavisi Öncesi ve Sonrası Neler Yapılmalıdır?

İmplant tedavisi öncesinde, genel ve ağız sağlığınızın kapsamlı bir muayene ile değerlendirilmesi, üç boyutlu görüntüleme teknikleriyle hassas bir tedavi planlaması yapılması ve çene kemiğinin implant için hazır hale getirilmesi gerekir. Tedavi sonrasında ise en kritik adımlar; operasyon sonrası hekim tavsiyelerine eksiksiz uymak, implant çevresi için özel yöntemlerle kusursuz bir günlük ağız hijyeni sağlamak ve belirlenen profesyonel bakım randevularını kesinlikle aksatmamaktır. Bu iki aşamadaki özenli ve disiplinli yaklaşım tedavinin başarısını doğrudan belirleyerek implantların uzun ömürlü ve sorunsuz kullanılmasının temelini oluşturur.

İmplant Tedavisi İçin İyi Bir Aday Mıyım?

Bir implant tedavisinin başarısı, her şeyden önce sizin bu tedavi için uygun bir aday olup olmadığınızın doğru bir şekilde değerlendirilmesiyle başlar. Bu ilk görüşme, adeta tedavinin yol haritasını çizdiğimiz en önemli adımdır. Amaç sadece “evet, implant olur” demek değil size özel riskleri belirleyip bunları en iyi nasıl yöneteceğimizi planlamaktır.

Öncelikle genel sağlık durumunuz mercek altına alınır. Bazı sistemik rahatsızlıklar, implantın kemikle kaynaşma sürecini veya yara iyileşmesini etkileyebilir. Benzer şekilde bazı alışkanlıklar da tedavinin başarısı üzerinde doğrudan rol oynar. Ancak modern diş hekimliğinde bu durumlar artık birer “engel” olarak değil “yönetilmesi gereken durumlar” olarak kabul edilir. Yani bu koşullara sahip olmanız, implant yaptıramayacağınız anlamına gelmez; sadece tedavi planınızın ve sonraki bakım sürecinizin daha dikkatli yapılmasını gerektirir.

İmplant başarısını etkileyebilecek bazı önemli faktörler şunlardır:

  • Kontrol altında olmayan diyabet (şeker hastalığı)
  • Sigara kullanımı
  • Yoğun alkol tüketimi
  • Bazı kan hastalıkları
  • Bağışıklık sistemini baskılayan rahatsızlıklar
  • Baş ve boyun bölgesine radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanmış olması
  • Bifosfonat grubu kemik ilaçlarının kullanımı
  • Yetersiz ağız hijyeni alışkanlığı
  • Geçmişte yaşanmış şiddetli diş eti hastalığı (periodontitis)

Bu listeye ek olarak ağız içi muayeneniz de hayati önem taşır. İmplantın yerleştirileceği bölgede yeterli miktarda ve kalitede çene kemiği bulunması şarttır. Kemik, implantın temelidir. Aynı zamanda, implantı bir yorgan gibi sarmalayacak olan diş etinizin de sağlıklı, kalın ve yapışık olması gerekir. İnce ve kalitesiz bir diş eti, zamanla çekilerek hem estetik sorunlara hem de implant çevresinde enfeksiyona zemin hazırlayabilir. Bu nedenle ilk muayenede hem kemiğiniz hem de diş etiniz detaylıca değerlendirilir ve gerekirse implant öncesi bu dokuları güçlendirmeye yönelik ek tedaviler planlanır.

Başarılı Bir İmplant İçin Planlama Neden Bu Kadar Önemli?

Başarılı bir implant tedavisinin sırrı, “sondan başa doğru” düşünmektir. Buna “protez odaklı planlama” diyoruz. Mantığı çok basittir: Önce binanın kendisini tasarlar, sonra o binayı en sağlam şekilde taşıyacak temeli nereye atacağınıza karar verirsiniz. İmplant tedavisinde de durum budur. Önce, ağzınızda görmek istediğimiz o güzel ve fonksiyonel yeni dişin (porselen kuron veya köprünün) tasarımını yaparız. Ardından, bu dişi en ideal pozisyonda taşıyabilmesi için implantın çene kemiği içinde nereye, hangi açıyla ve ne kadar derine yerleştirileceğini milimetrik olarak hesaplarız.

Bu yaklaşım implantın sadece kemiğin en bol olduğu “kolay” bir yere değil estetik ve fonksiyon açısından en “doğru” yere yerleştirilmesini garanti eder. Yanlış bir konuma yerleştirilmiş implant, üzerine hem doğal görünmeyen hem de temizlenmesi çok zor olan bir diş yapılmasına neden olabilir. Temizlenemeyen bölgeler ise zamanla bakteri birikimine ve implant çevresinde kemik kaybına yol açarak implantın ömrünü kısaltır.

Günümüzde bu planlamayı yaparken dijital teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanıyoruz. Ağız içi tarayıcılarla alınan üç boyutlu dijital ölçüleriniz, tomografi görüntüleriyle birleştirilir. Bilgisayar programları sayesinde, ameliyatı daha başlamadan sanal ortamda defalarca yapma ve en mükemmel sonucu planlama şansımız olur. Hatta bu dijital plana göre kişiye özel olarak hazırlanan “cerrahi rehberler” sayesinde, ameliyat sırasında implantın planlanan o noktaya hatasız bir şekilde yerleştirilmesi sağlanır. Bu titiz planlama aşaması, tedavinin sürprizlere yer bırakmadan, öngörülebilir ve güvenli bir şekilde ilerlemesinin anahtarıdır.

İmplant Ameliyatı Öncesi Neden Tomografi Çekilir?

İmplant cerrahisi, görünmeyenin içinde çalışmayı gerektiren hassas bir işlemdir. Geleneksel panoramik röntgenler bize çene kemikleri hakkında genel bir fikir verse de bu iki boyutlu filmler adeta bir haritanın sadece en geniş caddelerini gösterir; ara sokaklar, önemli binalar ve tehlikeli bölgeler hakkında detay vermezler. Kemiğin sadece yüksekliğini ve genel şeklini görebiliriz ama bizim için en kritik bilgi olan “kalınlığını” ve içinden geçen hayati anatomik yapıları net olarak göremeyiz.

İşte bu noktada modern implant diş hekimliğinin vazgeçilmezi olan Konik Işınlı Bilgisayarlı Tomografi (CBCT) devreye girer. Tomografi, bize çenenizin üç boyutlu, detaylı ve adeta bir GPS hassasiyetinde bir haritasını sunar. Bu cerrahiyi maksimum güvenlikle yapmamızı sağlar.

Tomografi sayesinde şu kritik bilgilere ulaşırız.

  • Kemiğin yüksekliği, genişliği ve en önemlisi kalınlığının milimetrik olarak ölçülmesi
  • Alt çenede dudağa his veren sinir kanalının nereden geçtiği
  • Üst çenedeki sinüs boşluklarının sınırları ve hacmi
  • Kemiğin kalitesi ve yoğunluğu
  • Gömülü dişler veya kistler gibi beklenmedik patolojilerin varlığı

Bu bilgileri önceden bilmek, ameliyat sırasında sinir hasarı (kalıcı dudak uyuşukluğu gibi) veya sinüs delinmesi gibi ciddi komplikasyon risklerini neredeyse sıfıra indirir. Eğer kemiğinizin yetersiz olduğu bir durum varsa, ne kadar kemik tozu eklenmesi gerektiğini de en doğru şekilde tomografi sayesinde planlarız. Kısacası tomografi, sadece bir tetkik değil hem sizin güvenliğiniz hem de tedavinin başarısı için alınmış en önemli önlemdir.

Yeterli Kemiğim Yoksa İmplant Yapılamaz Mı?

Diş çekimi sonrası veya uzun süredir dişsiz kalan bölgelerde çene kemiğinde bir miktar erime olması son derece doğal bir süreçtir. Bazen bu erime, implantı sağlam bir şekilde yerleştirmek için yeterli kemik hacminin kalmamasına neden olabilir. Ancak bu durum implant hayalinizden vazgeçmeniz gerektiği anlamına gelmez. Günümüzde eksik kemiği yeniden oluşturmak için son derece başarılı ve öngörülebilir yöntemler bulunmaktadır.

Bunlardan ilki, diş çekimiyle aynı anda yapılan “soket koruma” işlemidir. Diş çekildikten sonra oluşan boşluğa kemik tozu (greft) yerleştirilerek kemiğin çökmesi engellenir. Bu gelecekte yapılacak implant ameliyatını çok daha basit hale getiren koruyucu bir yaklaşımdır.

Eğer mevcut kemik kaybı daha fazlaysa, “Yönlendirilmiş Kemik Rejenerasyonu” (GBR) adı verilen ileri teknikler kullanılır. Bu yöntemde kemik eksikliği olan bölgeye kemik tozu yerleştirilir ve üzeri özel bir bariyer (membran) ile kapatılır. Bu membran, hızlı iyileşen diş eti hücrelerinin bölgeye girmesini engelleyerek, daha yavaş çalışan kemik yapıcı hücrelere yeni kemik oluşturmaları için zaman ve alan tanır.

Bu işlemlerde kullanılan kemik greftlerinin farklı türleri vardır:

  • Otojen Greftler (Hastanın kendi kemiği)
  • Allogreftler (İnsan kaynaklı doku bankasından)
  • Ksenogreftler (Hayvan kaynaklı)
  • Alloplastlar (Sentetik materyaller)

Bu materyallerden hangisinin kullanılacağı, kemik kaybının boyutuna ve yerine göre hekiminiz tarafından belirlenir. Otojen greftler, canlı hücreler içerdiği için “altın standart” kabul edilse de ikinci bir ameliyat bölgesi gerektirir. Diğer materyaller ise bu ihtiyacı ortadan kaldırarak hasta konforunu artırır ve son derece başarılı sonuçlar verir. Kemik ekleme işlemleri tedavi süresini birkaç ay uzatabilir, ancak implantınızın sağlam bir temel üzerine oturmasını sağlayarak uzun vadeli başarıyı garantiler.

Üst Arka Dişlerim İçin İmplant Tedavisinde Sinüs Lifting Nedir?

Üst çenemizin arka bölgeleri, azı dişlerimizin köklerinin hemen üzerinde “maksiller sinüs” adı verilen anatomik hava boşluklarını barındırır. Dişler çekildiğinde, bu sinüs boşlukları aşağı doğru sarkar ve aynı zamanda altındaki kemik de erir. Bu iki durum birleştiğinde, implant yerleştirmek için yeterli dikey kemik mesafesi kalmaz. İmplantı bu şekilde yerleştirmek, onu boşluğa yerleştirmek gibi olur ve hiçbir tutuculuğu olmaz.

İşte bu sorunu çözmek için yapılan özel kemik ekleme işlemine “sinüs lifting” veya “sinüs tabanı yükseltme” denir. Bu işlemi, tavanı alçak bir odanın tavanını yukarı kaldırıp daha kullanışlı bir alan yaratmaya benzetebiliriz. Ameliyat sırasında sinüsün içini döşeyen zar (sinüs membranı) hassas bir şekilde yukarı doğru kaldırılır. Oluşturulan bu yeni boşluğa kemik tozu doldurularak, implantın yerleşebileceği yeni bir kemik hacmi oluşturulur.

Bu işlem iki farklı teknikle yapılabilir. Çok fazla kemik gerektiğinde, sinüsün yan duvarından küçük bir pencere açılarak yapılan “açık teknik” tercih edilir. Daha az kemik ihtiyacı olduğunda ise implant için hazırlanan yuvadan girilerek yapılan “kapalı teknik” kullanılır. Bu teknik daha az invazivdir. Sinüs lifting operasyonu sonrasında, eklenen kemiğin olgunlaşması için genellikle 6-9 ay beklenir ve ardından implantlar güvenle yerleştirilir.

Sinüs lifting operasyonu sonrası dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar bulunur:

  • Operasyon sonrası ilk birkaç hafta sümkürmekten kaçının.
  • Hapşırmanız gerekirse ağzınız açık hapşırın.
  • Pipet kullanmayın.
  • Balon şişirmeyin veya nefesli çalgılar çalmayın.
  • Uçak yolculuğu veya basınç değişikliği olan aktiviteler için hekiminize danışın.

İmplant Ameliyatı Günü Beni Neler Bekliyor?

İmplant ameliyatı titiz bir planlamanın ardından, genellikle lokal anestezi altında yapılan, konforlu ve ağrısız bir cerrahi işlemdir. Çoğu hasta, bu işlemin bir diş çekiminden daha kolay olduğunu ifade eder. Ameliyatın başarısı, steril bir ortamda, biyolojik prensiplere sadık kalarak çalışmaya bağlıdır.

Ameliyatın en kritik aşamalarından biri, implantın yerleştirileceği yuvanın (osteotomi) kemik içinde hazırlanmasıdır. Bu işlem sırasında kemiğin aşırı ısınmasını önlemek hayati önem taşır. Kemiğin 47°C’nin üzerine ısınması, kemik hücrelerinin ölmesine ve implantın kemikle kaynaşamamasına neden olur. Bunu engellemek için, yuva hazırlığı özel matkaplarla, yavaş devirde ve en önemlisi bol miktarda steril ve soğuk serum fizyolojik ile sürekli soğutma yapılarak gerçekleştirilir. Bu adeta hassas bir bitkiyi toprağa dikmeden önce toprağı özenle hazırlamaya benzer.

İmplant yerleştirildikten sonra, üzerinin diş etiyle tamamen kapatıldığı (iki aşamalı cerrahi) veya diş etinden dışarıda kalan bir iyileşme başlığı takıldığı (tek aşamalı cerrahi) iki farklı yöntem izlenebilir. İki aşamalı yöntem implantın diş eti altında korunarak iyileşmesini sağlar ve özellikle kemik ekleme işlemi yapılan vakalarda tercih edilir. Tek aşamalı yöntem ise ikinci bir cerrahi işleme gerek bırakmadığı için hasta konforunu artırır ve uygun vakalarda güvenle uygulanır. Ameliyatın süresi, yerleştirilecek implant sayısına göre değişmekle birlikte tek bir implant için genellikle yarım saat ile bir saat arasında tamamlanır.

İmplant Sonrası Yeni Dişime Ne Zaman Kavuşurum?

Hastaların en merak ettiği soru, implant ameliyatından ne kadar sonra yeni dişlerine kavuşacaklarıdır. Bu sorunun tek bir cevabı yoktur; çünkü zamanlama, tamamen sizin kemik yapınıza ve ameliyat sırasında implantın kemiğe ne kadar sıkı tutunduğuna bağlıdır. Bu ilk tutunma gücüne “primer stabilite” diyoruz ve bu tüm kararlarımızı şekillendiren en önemli faktördür.

İmplant sonrası dişinize kavuşma süreleri için farklı protokoller mevcuttur.

  • Anında Yükleme (Aynı Gün Diş): İmplantın yerleştirildiği gün üzerine geçici bir sabit diş takılır.
  • Erken Yükleme: İmplant yerleştirildikten birkaç hafta sonra diş takılır.
  • Geleneksel Yükleme: İmplantın kemikle tamamen bütünleşmesi için 2-6 ay beklenir ve sonra diş takılır.

“Aynı Gün Diş” protokolü, özellikle estetik bölgede dişsiz kalma sorununu ortadan kaldırdığı için çok cazip görünse de her hasta için uygun değildir ve uygulanabilmesi için çok katı şartların sağlanması gerekir. Kemik kalitesinin çok iyi olması ve implantın kemiğe çok yüksek bir tork gücüyle (yüksek primer stabilite) yerleştirilmesi mutlak bir zorunluluktur. Eğer bu ilk stabilite yeterli değilse, sabırlı olmak ve implantın kemikle sessizce kaynaşmasını beklemek en güvenli yoldur. İmplantın üzerine erken yük bindirmek, onun kemikle kaynaşmasını engelleyebilir ve tedavinin başarısız olmasına yol açabilir. Bu nedenle dişinize ne zaman kavuşacağınızın kararı, bilimsel veriler ışığında, cerrahi sırasında yapılan ölçümlerle belirlenir.

İmplant Sonrası İlaç Kullanımı Nasıl Olmalı?

İmplant cerrahisi sonrası ilaç kullanımı, konforlu bir iyileşme süreci geçirmeniz ve enfeksiyon riskini en aza indirmeniz için planlanır. Bu konuda modern yaklaşımlar, gereksiz ilaç kullanımından kaçınmayı hedefler.

Antibiyotik Kullanımı: Geçmişte her implant ameliyatı öncesi veya sonrası rutin olarak antibiyotik reçete edilirdi. Ancak artan antibiyotik direnci ve yeni bilimsel kanıtlar, bu yaklaşımı değiştirmiştir. Artık antibiyotik kullanımı, her hasta için standart bir uygulama değildir. Sağlıklı bir bireyde yapılan basit bir implant ameliyatı için genellikle antibiyotiğe gerek duyulmaz. Antibiyotik kararı, riske dayalı olarak verilir. Örneğin sinüs lifting veya büyük kemik ekleme gibi kapsamlı işlemler yapıldıysa, ya da hastanın diyabet gibi enfeksiyona yatkınlık yaratan bir durumu varsa, koruyucu olarak antibiyotik reçete edilebilir.

Ağrı Yönetimi: İmplant ameliyatı sonrası ağrı, genellikle ilk 1-2 gün içinde kontrol altına alınabilen, hafif ila orta şiddette bir ağrıdır. Bu ağrının kontrolünde, opioid (bağımlılık potansiyeli olan güçlü ağrı kesiciler) olmayan ilaçlar ilk tercihtir. İbuprofen veya naproksen sodyum gibi non-steroidal anti-inflamatuar (NSAID) ilaçlar, hem ağrıyı kesmede hem de ödemi (şişliği) azaltmada oldukça etkilidir. Ameliyattan yaklaşık bir saat önce alınan tek bir doz ağrı kesici, operasyon sonrası konforu önemli ölçüde artırabilir.

İyileşme döneminde hekiminizin önerilerine uymanız önemlidir.

  • Reçete edilen ilaçları belirtilen dozda ve zamanda alın.
  • Operasyon bölgesine ilk 24 saat boyunca dışarıdan soğuk kompres uygulayın.
  • Birkaç gün boyunca sıcak, sert ve taneli yiyeceklerden kaçının.
  • Bol sıvı tüketin.
  • Sigara ve alkol kullanmayın.

İmplantın Kemikle Bütünleştiği Nasıl Anlaşılır?

İmplant tedavisinin biyolojik mucizesi, “osseointegrasyon” adı verilen süreçtir. Bu implantın titanyum yüzeyi ile canlı kemik hücrelerinin birbiriyle kaynaşarak tek bir yapı haline gelmesidir. Kemiğin implantı “kabul etmesi” ve sıkıca sarmasıdır. Protezinizi güvenle takabilmemiz için bu sürecin başarılı bir şekilde tamamlandığından emin olmamız gerekir.

Geleneksel olarak bu kontrol, bazı basit klinik testlerle yapılır. İmplantta herhangi bir hareket olup olmadığı kontrol edilir; en ufak bir hareket bile başarısızlık işaretidir. Ayrıca implant üzerine küçük bir aletle hafifçe vurulduğunda çıkan ses dinlenir; kemikle bütünleşmiş bir implanttan net, metalik bir ses gelir.

Ancak günümüzde bu değerlendirmeyi çok daha hassas ve objektif bir şekilde yapmamızı sağlayan teknolojiler var. Bunların en bilineni Rezonans Frekans Analizi (RFA) yöntemidir. Bu teknikte, implanta özel bir başlık takılır ve bir cihaz, implantın kemik içindeki stabilitesini ölçerek bize 1’den 100’e kadar bir “ISQ” (İmplant Stabilite Katsayısı) değeri verir. Yüksek ISQ değeri, yüksek stabilite demektir. İmplant yerleştirildiği gün bir başlangıç ISQ değeri ölçeriz. İyileşme süreci sonunda bu ölçümü tekrarladığımızda, değerin yükselmiş olması osseointegrasyonun başarılı olduğunu bilimsel olarak teyit eder. Bu protezin ne zaman takılacağına dair kararı öznel hislere değil somut verilere dayandırmamızı sağlar.

İmplantların Ömrünü Uzatmak İçin Profesyonel Bakım Gerekli Mi?

Kesinlikle evet. Başarılı bir implant tedavisi, proteziniz takıldığı gün bitmez; tam tersine, o gün başlar. İmplantlarınızı, ömür boyu garantili ama periyodik bakımı zorunlu olan lüks bir araba gibi düşünebilirsiniz. Arabanızın motorunun sağlıklı kalması için düzenli olarak yağına, suyuna baktırmanız ne kadar önemliyse, implantlarınızın sağlığını korumak için de düzenli profesyonel bakıma gelmeniz o kadar hayatidir. Bu bakım seanslarına “Destekleyici Peri-İmplant Terapi” (SPIT) adını veriyoruz.

Bu seansların sıklığı risk durumunuza göre 3, 4 veya 6 ayda bir olarak belirlenir. Bu kontrollerde sadece bir diş temizliği yapılmaz, implantlarınızın sağlık karnesi çıkarılır.

Her profesyonel bakım ziyaretinde kontrol edilen noktalar şunlardır:

  • İmplant çevresi diş etlerinin sağlığı (sondalama ile kanama kontrolü)
  • Diş eti cebi derinlikleri
  • Ağız hijyeninizin seviyesi (plak kontrolü)
  • İmplantın veya üzerindeki protezin hareket edip etmediği
  • Protez vidasının sıkılığı
  • Dişlerinizin kapanışının (oklüzyon) implanta aşırı yük bindirip bindirmediği
  • Yılda bir kez çekilen röntgen ile implant çevresi kemik seviyesi

Bu kontrollerin ardından, implant yüzeyleri ve protezler, onlara zarar vermeyecek özel aletlerle (plastik, titanyum veya karbon uçlu aletler, özel cila tozları) bakteri plağı ve tartardan arındırılır. Bu düzenli bakım, olası bir sorunu (diş eti iltihabı veya kemik erimesi gibi) daha en başındayken tespit edip ilerlemeden durdurmamızı sağlar. Unutmayın ihmal edilen bir implantın ömrü, en iyi bakılan doğal dişten bile daha kısa olabilir.

İmplant Çevresindeki Hastalıklar Nelerdir ve Nasıl Önlenir?

İmplantlar çürümez, ancak tıpkı doğal dişler gibi, etraflarındaki diş eti ve kemik dokusu enfeksiyona karşı hassastır. İmplant çevresinde biriken bakteri plağı, “peri-implant hastalıklar” olarak adlandırılan iki temel soruna yol açabilir. Bu iki durumu birbirinden ayırmak, doğru tedavi için çok önemlidir.

Birincisi ve daha masum olanı Peri-implant Mukozitis’tir. Bu doğal dişlerdeki diş eti iltihabının (gingivitis) implanttaki karşılığıdır. Sadece implant çevresindeki diş etini etkileyen, geri döndürülebilir bir iltihaptır.

Peri-implant Mukozitis belirtileri şunlardır:

  • İmplant çevresi diş etinde kanama (en önemli belirti)
  • Diş etinde kızarıklık
  • Diş etinde şişlik

Bu aşamada henüz kemik kaybı yoktur.

İyi haber şu ki profesyonel bir diş temizliği ve ev bakımınızın iyileştirilmesiyle bu durum tamamen iyileşir. Bu adeta bir “sarı kart” uyarısıdır.

Eğer bu uyarı dikkate alınmaz ve mukozitis tedavi edilmezse durum ilerleyerek çok daha ciddi olan Peri-implantitis’e dönüşebilir. Bu doğal dişlerdeki kemik erimesiyle seyreden periodontitis hastalığının implanttaki karşılığıdır. Bu hastalıkta iltihap artık sadece diş etinde değil implantı destekleyen kemik dokusuna da yayılmıştır ve kemik kaybına neden olur.

Peri-implantitis belirtileri şunlardır:

  • Diş etinde kanama ve/veya iltihap (pü) akıntısı
  • Diş eti cebi derinliğinde artış
  • Röntgende tespit edilen ilerleyici kemik kaybı (en kesin belirti)
  • İleri vakalarda implantta sallanma

Peri-implantitis, geri döndürülemez bir hastalıktır. Tedavinin amacı, hastalığın ilerlemesini durdurmaktır ve genellikle cerrahi müdahale gerektirir. Bu hastalıkların önlenmesinin en etkili yolu ise basittir: Mükemmel ağız hijyeni ve düzenli profesyonel bakım kontrollerini asla aksatmamak.

Evde İmplant Bakımını En İyi Nasıl Yaparım?

İmplantlarınızın uzun ve sağlıklı bir ömre sahip olmasında en büyük rol size düşüyor. Tedavinin başarısı, sizinle bizim aramızdaki bir takım oyununa bağlıdır ve bu oyunda siz, adeta bir “yardımcı terapist” konumundasınız. Milyonlarca liralık bir yatırımın kaderi, her gün doğru şekilde kullanacağınız birkaç liralık fırça ve arayüz temizleyicilerine bağlıdır.

İmplantlar, doğal dişlerden farklı bir anatomiye sahiptir ve temizlikleri özel bir özen gerektirir. Özellikle implantın diş etinden çıktığı boyun bölgesi ve komşu dişlerle olan ara yüzeyleri, bakteri plağının birikmesi için en riskli alanlardır.

Etkili bir ev bakımı için kullanmanız gereken temel araçlar şunlardır:

  • Yumuşak veya orta sertlikte bir diş fırçası (tercihen şarjlı/döner başlıklı fırçalar)
  • Arayüz fırçaları (farklı boyutlarda)
  • İmplantlar için özel olarak tasarlanmış diş ipleri (kalın, süngerimsi yapıda)
  • Ağız duşu (su püskürtücü)
  • Tek demetli fırçalar

Fırçalama standart olarak günde iki kez yapılmalıdır. Ancak asıl kritik olan arayüz temizliğidir. Arayüz fırçaları, implantların yan yüzeylerini temizlemek için en etkili araçlardır. İmplantınızın etrafındaki boşluğa uygun boyutta bir fırça seçerek, nazikçe ileri-geri hareketlerle temizlik yapmalısınız. Tek implant kuronları için ise süngerimsi diş ipleriyle yapılan “ayakkabı boyama” tekniği çok etkilidir. İpi implantın etrafından 360 derece döndürerek tüm boyun bölgesini temizleyebilirsiniz. Ağız duşları ise özellikle köprü veya ulaşılması zor protezlerin altını temizlemek için harika bir yardımcıdır. Size özel en doğru bakım tekniği ve araçları, proteziniz takıldıktan sonra hekiminiz veya hijyenistiniz tarafından detaylı olarak gösterilecektir.