Çocuk diş hekimliği (pedodonti), bebeklikten ergenlik döneminin sonuna kadar olan bireylerin ağız ve diş sağlığını bütünsel bir yaklaşımla ele alan uzmanlık alanıdır. Bu disiplin, yalnızca çürükleri tedavi etmekle kalmaz, aynı zamanda süt dişlerinin sağlıklı gelişimini, çene yapısının doğru yönlendirilmesini ve kalıcı dişlere sorunsuz bir geçişi hedefler. Temel felsefesi, koruyucu uygulamalar ve erken dönemde kazandırılan doğru alışkanlıklarla, çocukta ömür boyu sürecek pozitif bir diş hekimi algısı ve sağlam bir ağız sağlığı temeli oluşturmaktır. Bu yaklaşım gelecekteki karmaşık sorunları önlemeye odaklanır.
Çocuk diş hekimliği (pedodonti) neden bu kadar özel bir alandır?
Çocuk diş hekimliğini diğer diş hekimliği dallarından ayıran en temel özellik, belirli bir tedaviye değil tamamen bir yaş grubuna odaklanmasıdır. Pedodonti olarak da bilinen bu uzmanlık, bebeklerin, çocukların, gençlerin ve özel ilgiye ihtiyaç duyan bireylerin ağız ve diş sağlığına adanmıştır. Buradaki yaklaşım sadece bir dişi tedavi etmek değil gelişiminin en hızlı ve en hassas olduğu dönemdeki bir bireyi bütünsel olarak ele almaktır.
Bu alanda uzmanlaşan bir hekim, yani pedodontist, diş hekimliği eğitiminin üzerine en üç yıl daha süren özel bir ileri eğitim programını tamamlar. Bu eğitim, standart bir diş hekiminin eğitiminden çok daha fazlasını kapsar. Pedodontistler, çocukların sadece dişlerini değil aynı zamanda o küçük dünyalarını da anlamak üzerine derinlemesine bir eğitim alırlar. Bu eğitimin odaklandığı bazı temel alanlar bulunur:
- Çocuk psikolojisi ve davranış yönlendirme teknikleri
- Büyüyen çene ve yüz yapılarına özel radyoloji (röntgen) bilgisi
- Çocuk vücuduna uygun ilaç kullanımı (pediatrik farmakoloji)
- Süt ve genç kalıcı dişlere özel tedaviler
- Çocuklarda ağız ve yüz yaralanmalarının yönetimi
- Büyüme ve gelişimin yakından takibi
- Koruyucu diş hekimliği uygulamaları
Bu donanım sayesinde bir pedodontist, çocuğun sürekli değişen fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına en doğru şekilde yanıt verebilir. Tedavi sürecinde çocuk doktorları ve diğer tıp uzmanlarıyla sürekli iletişim halinde olarak çocuğun genel sağlığını bir bütün olarak gözeten bir bakım sunar.
Çocuğun diş gelişimi hangi aşamalardan geçer ve çocuk diş hekimliği bu süreçte nasıl bir rol oynar?
Çocukların diş sağlığı yolculuğu, her biri farklı bir özen ve yaklaşım gerektiren dinamik aşamalardan oluşur. Bu gelişim sürecini anlamak, doğru zamanda doğru müdahaleleri yapmak için kritik öneme sahiptir.
Bebeklik Dönemi (Yaklaşık 6 – 12 Ay)
Bu dönem, genellikle ilk süt dişinin ağızda “merhaba” dediği zamandır. Profesyonel tüm kuruluşlar, çocuğun ilk diş hekimi ziyaretinin, bu ilk dişin sürmesini takip eden altı ay içinde, en geç bir yaşına kadar yapılması gerektiğini vurgular. Bu ilk ziyaretin amacı tedavi değil tanışma ve eğitimdir. Bu ziyarette hekim, ebeveynlere paha biçilmez bilgiler sunar. Temiz bir tülbentle bebeğin diş etlerinin nasıl silineceği, diş çıkarmanın yarattığı huzursuzlukla nasıl başa çıkılacağı, doğru beslenme alışkanlıkları ve “biberon çürüğü” olarak bilinen Erken Çocukluk Çağı Çürüklerinden korunma yolları gibi konularda aileye rehberlik edilir. Bu dönem, süt dişlerinin sadece çiğnemeye değil konuşmanın gelişimine ve alttan gelecek kalıcı dişlere yer tutmaya yarayan ne kadar önemli “yer tutucular” olduğunun anlatıldığı en değerli zamandır.
Erken Çocukluk Dönemi (2 – 6 Yaş)
Bu yaşlarda ağız, süt dişlerinin tamamlanmasıyla daha karmaşık bir hal alır. Çocuk diş hekimi bu süreçte dişlerin ve çenelerin gelişimini yakından izler, olası problemleri erkenden saptar ve koruyucu yöntemleri aileyle birlikte uygulamaya devam eder. Emzik veya parmak emme gibi alışkanlıkların diş yapılarına olası etkileri bu dönemde konuşulur ve yönetilir. Ayrıca bu yaşlar, çocuğun diş hekimliği ortamıyla olumlu bir ilişki kurması için altın bir fırsattır. Korkutucu olmayan, oyun dolu bir yaklaşımla yapılan muayeneler ve profesyonel diş temizlikleri, çocuğun gelecekteki diş hekimi ziyaretlerine korkuyla değil güvenle gelmesini sağlar.
Ergenlik Dönemi (12 – 18 Yaş)
Ergenlik, kalıcı dişlerin ağızdaki yerini neredeyse tamamen aldığı bir dönemdir. Odak noktası artık kalıcı dişlerin sağlığını korumak ve ideal bir kapanış sağlamaktır. Yirmilik dişlerin durumu olası gömülü kalma riskleri ve çapraşıklıklar bu dönemde değerlendirilir. Ortodontik tedavi ihtiyacı genellikle bu yaşlarda netleşir. Ergenlik, gençlerin beslenme ve hijyen alışkanlıkları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olduğu bir dönem olduğu için, doğru alışkanlıkların pekiştirilmesi ve motivasyonun yüksek tutulması büyük önem taşır. Genellikle 18 yaşından sonra gençler genel diş hekimlerine yönlendirilse de özellikle özel ilgi gerektiren durumlarda pedodontistle olan bu güven ilişkisi daha uzun yıllar devam edebilir.
Özel gereksinimi olan çocukların ağız ve diş sağlığına yönelik çocuk diş hekimliği yaklaşımı nasıldır?
Özel gereksinimi olan bireylerin (ÖGB) ağız ve diş sağlığı bakımı, çocuk diş hekimliği uzmanlığının ayrılmaz ve en temel parçalarından biridir. Bu sonradan eklenmiş bir hizmet değil uzmanlığın tanımında yer alan asli bir görevdir. Fiziksel, gelişimsel, zihinsel, duyusal veya davranışsal farklılıkları olan çocuklar, standart diş hekimliği yaklaşımlarının ötesinde, kendilerine özel olarak tasarlanmış bir bakım ve ilgiye ihtiyaç duyarlar.
Pedodontistlerin aldığı uzmanlık eğitimi, onları bu özel çocuklarla etkili bir iletişim ve tedavi süreci yürütebilmeleri için gerekli donanımla kuşatır. Bu eğitim; ileri davranış yönlendirme tekniklerini, sedasyon (sakinleştirici ilaçlarla tedavi) ve genel anestezi altında güvenli ve etkili bakım sağlama becerilerini içerir. Çünkü geleneksel bir muayene koltuğunda uyum sağlamakta zorlanabilecek bu çocuklar için tedavinin güvenle tamamlanabilmesi her şeyden önemlidir. Bir pedodontist, çocuğun tıbbi geçmişini ve mevcut durumunu bir bütün olarak değerlendirerek, tedavi prosedürlerini ve iletişim dilini çocuğun özel ihtiyaçlarına göre uyarlar. Dolayısıyla bu uzmanlık, sadece tedavi ettiği hastaların yaşıyla değil aynı zamanda karmaşık tıbbi durumları ve davranışsal zorlukları olan hastaları güvenle yönetebilme kapasitesiyle de tanımlanır.
“Diş hekimi evi” kavramı ne anlama gelir ve çocuk diş hekimliği için neden bu kadar önemlidir?
“Diş hekimi evi” (Dental Home) terimi, kulağa hoş gelen bir ifadeden çok daha derin bir anlam taşır. Bu çocukların ağız ve diş sağlığına bakış açısını temelden değiştiren stratejik bir klinik felsefedir. Bu felsefe, diş hekimliğini, sadece bir sorun olduğunda (ağrı, çürük gibi) gidilen bir yer olmaktan çıkarıp, çocuğun sağlığını sürekli olarak destekleyen, koruyan ve geliştiren bir “sağlık merkezi” haline getirmeyi amaçlar.
Bu ilişkinin çocuğun birinci yaş gününe kadar kurulması tavsiyesi, bir tesadüf değildir. Bu proaktif zamanlama, Erken Çocukluk Çağı Çürükleri gibi en yaygın çocukluk çağı ağız hastalıklarının zirve yaptığı dönemden önce harekete geçmeyi sağlar. Böylece “diş hekimi evi”, bir tedavi mekanından, bir sağlık yönetimi merkezine dönüşür. Bu hastalıkların henüz oluşmadan veya yerleşmeden önünü kesmeyi hedefleyen, klinik uygulamaya entegre edilmiş bilinçli bir halk sağlığı stratejisidir. Bu modeli benimsemek, diş hekiminin rolünü reaktif bir “tedavi edici” olmaktan, çocuğun uzun vadeli ağız sağlığı yolculuğunda proaktif bir “rehber” olmaya dönüştürür.
Çocuğumun ilk diş hekimi muayenesi ne zaman ve nasıl olmalı?
Bir çocuğun profesyonel ağız ve diş sağlığı hizmetiyle tanışması, tüm koruyucu yaklaşımların temelini oluşturur. Kılavuzlar, bu ilk ziyaretin ilk süt dişi ağızda göründükten sonraki altı ay içinde, en geç çocuğun birinci yaş gününe kadar yapılması gerektiğini net bir şekilde belirtir. Bu erken tanışma, kanıta dayalı olarak Erken Çocukluk Çağı Çürüklerinin görülme sıklığını azalttığı bilinen önemli bir halk sağlığı adımıdır. Aynı zamanda, ömür boyu sürecek olumlu bir diş hekimi ilişkisinin ve koruyucu bakım alışkanlıklarının üzerine inşa edileceği sağlam bir temel oluşturur.
Bu ilk ziyaretin içeriği, tedavi edici işlemlerden çok tanı ve eğitime odaklıdır. Ziyaret, sert ve yumuşak dokuların dikkatli bir muayenesini, çocuğun gelecekteki diş sağlığına ışık tutacak bir Çürük Risk Analizi (ÇRA) yapılmasını ve ebeveynlere yönelik kapsamlı bir koruyucu rehberlik sunulmasını içerir. Bu ilk buluşma, diş hekimliği ortamını çocuğun ve ailenin hayatına doğal, erişilebilir ve aile merkezli bir parça olarak dahil eder.
Çocuk diş hekimliğinde uygulanan çürük risk analizi nedir ve neden bu kadar kritiktir?
Çürük Risk Analizi (ÇRA), modern çocuk diş hekimliğinin adeta bir yol haritasıdır. Bu analizin temel amacı, bir çocuğun belirli bir zaman diliminde yeni çürükler geliştirme olasılığını bilimsel verilerle öngörmek ve bu riske neden olan spesifik faktörleri ortaya çıkarmaktır. Bu süreç her çocuğun kendine özgü ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilmiş bir koruyucu ve tedavi planı oluşturulmasına imkan tanır. Çocuğun risk durumu; beslenme alışkanlıkları, hijyen uygulamaları veya genel sağlık durumundaki değişikliklerle zamanla değişebileceği için, bu analizin düzenli aralıklarla tekrarlanması gerekir.
Bu analizi yaparken hekim, çocuğun risk seviyesini (Düşük, Orta veya Yüksek) belirlemek için bir dizi faktörü sistemli bir şekilde değerlendirir.
Değerlendirilen başlıca risk faktörleri şunları içerir:
- Annenin veya birincil bakıcının aktif çürüklerinin olması
- Düşük sosyoekonomik düzey veya sağlık okuryazarlığı
- Öğün aralarında sık şekerli atıştırmalık tüketimi
- Şekerli sıvılarla dolu biberon kullanımı
- Ağız hijyenini zorlaştıran özel sağlık gereksinimleri
- Klinik muayenede gözlemlenen faktörler de riski belirlemede önemlidir.
- Dişler üzerinde gözle görülür plak birikimi
- Diş minesinde gelişimsel bozukluklar
- Düşük tükürük akış hızı
- Ağız içindeki ortodontik veya diğer apareylerin varlığı
Neyse ki riski azaltan koruyucu faktörler de vardır:
- Florürlü içme suyu tüketimi
- Günlük florürlü diş macunu kullanımı
- Düzenli profesyonel florür uygulamaları
- Düzenli diş hekimi kontrolleri
- Son olarak hastalığın aktif olduğunu gösteren ve gelecekteki çürükler için en güçlü ipuçlarını veren belirtiler incelenir.
- “Beyaz nokta lezyonları” olarak bilinen başlangıç çürükleri
- Gözle görülebilen oyuklar (kaviteler)
- Son iki yıl içinde yapılmış dolguların varlığı
Hekim, tüm bu faktörleri bir araya getirerek ve kendi klinik tecrübesini kullanarak çocuk için bir risk kategorisi belirler. İşte bu risk seviyesi, bundan sonraki tüm adımları belirleyen anahtardır: ne sıklıkla kontrole gelineceği, röntgen gerekip gerekmediği, hangi koruyucu uygulamaların ne sıklıkta yapılacağı gibi tüm kararlar bu analize göre şekillenir.
Çocuklarda diş röntgeni çekmek güvenli midir ve çocuk diş hekimi bunu ne zaman gerekli görür?
Çocuklarda diş röntgeni kullanımı, “Mümkün Olan En Düşük Makul Doz” anlamına gelen ALARA prensibi ile sıkı bir şekilde kontrol edilir. Bu prensip, tanı için gerekli minimum bilgiyi elde ederken radyasyon maruziyetini olabildiğince düşük tutmayı hedefler. Röntgenler asla rutin bir tarama aracı olarak kullanılmaz; klinik muayeneyi tamamlayan değerli birer tanı yardımcısıdırlar. Röntgen çekme kararı, her çocuk için ayrı ayrı, onun tıbbi ve dişsel geçmişine, muayene bulgularına ve çürük risk analizine göre verilir.
Örneğin dişleri birbirine çok temas eden ve arayüzleri muayene edilemeyen yeni bir hastada, çürükleri tespit etmek için “ısırma (bitewing)” röntgenleri gerekebilir. Ancak dişleri aralıklı olan ve her yüzeyi rahatça görülebilen bir çocukta röntgene hiç ihtiyaç olmayabilir. Yüksek çürük riski taşıyan bir çocuğun 6-12 ayda bir kontrol röntgenine ihtiyacı olabilirken, düşük riskli bir çocuk için bu aralık 24-36 aya kadar uzayabilir.
Rutin kontroller dışında, bazı özel durumlar da röntgen çekimini gerektirebilir.
- Geçmişte yaşanmış bir diş travması veya ağrı öyküsü
- Ailede görülen diş anomalileri (gelişim bozuklukları)
- Derin çürük şüphesi
- Sürmemiş veya yanlış konumda süren dişler
- Çenede veya diş etinde şişlik
- Dişlerde anormal sallanma
- Çene ve yüz gelişiminde anormallikler
Günümüz dijital teknolojisi, çok düşük dozlarla yüksek kaliteli görüntüler elde etmeyi sağlar. Ayrıca tiroid yakalıklı kurşun önlük kullanımı gibi ek koruma önlemleriyle süreç son derece güvenli hale getirilir.
Çocuk diş hekimliğinde diş çürüklerini önlemek için hangi profesyonel yöntemler kullanılır?
Çürük Risk Analizi’nin sonuçlarına göre her çocuk için kişiselleştirilmiş bir profesyonel koruyucu program oluşturulur. Bu programın temel taşları profesyonel diş temizliği, florür uygulamaları ve fissür örtücülerdir.
Profesyonel diş temizliği (profilaksi), dişler üzerindeki plak, leke ve tartarın temizlenmesi işlemidir. Çocuklarda bu işlem temizliğin ötesinde çok önemli başka işlevlere de sahiptir. Öncelikle, hekimin tüm sert ve yumuşak dokuları detaylıca incelemesine olanak tanır. İkinci olarak özellikle küçük veya endişeli bir çocuk için, diş hekimliği aletleriyle tanışmanın nazik ve korkutucu olmayan bir yoludur. Diş temizliğinin sıklığı, çocuğun bireysel ihtiyaçlarına ve plak birikim hızına göre belirlenir.
- Florür Uygulaması
Profesyonel olarak uygulanan topikal florür, çürükleri önlemede etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış en güçlü silahlardan biridir. Çürük riskine ve yaşa göre farklı protokoller uygulanır.
6 Yaşından Küçük Çocuklar İçin: Bu yaş grubunda, yutma riskine karşı en güvenli seçenek olan florür vernikleri kullanılır. Vernik formu, diş yüzeyine bir fırça ile sürülür ve hızla kuruyarak etkisini uzun süre devam ettirir. Bu yaştaki çocuklarda, yutulma riski nedeniyle florür jelleri veya köpükleri tercih edilmez.
6 Yaş ve Üzeri Çocuklar İçin: Çürük riski taşıyan daha büyük çocuklarda seçenekler artar. Florür verniğinin yanı sıra hekimin uygun gördüğü durumlarda florür jelleri veya reçeteyle verilen yüksek florür içerikli ev kullanım ürünleri de önerilebilir.
Uygulama sıklığı, doğrudan çocuğun çürük riskine bağlıdır. Orta risk grubundaki bir çocuğun en az altı ayda bir florür uygulamasından fayda görmesi beklenirken, yüksek risk grubundaki bir çocuk için bu sıklık üç aya kadar indirilebilir.
- Fissür Örtücü (fissür sealent)
Azı dişlerimizin çiğneyici yüzeyleri, adeta minik vadiler ve tepeler gibi girintili çıkıntılıdır. Bu “fissür” adı verilen derin yarıklar, yiyecek artıklarının ve bakterilerin kolayca birikip çürük başlatması için ideal bölgelerdir. Fissür örtücüler, bu riskli yüzeyleri korumak için uygulanan son derece etkili bir yöntemdir. Bilimsel çalışmalar fissür örtücülerin kalıcı azı dişlerinde çürük oluşumunu %70’in üzerinde bir oranda azalttığını göstermektedir. Hatta bu materyaller, henüz başlangıç aşamasındaki (beyaz nokta lezyonu) bir çürüğün üzerine uygulandığında, çürüğün ilerlemesini durdurma yeteneğine de sahiptir.
Fissür örtücüler, ideal olarak dişler sürdükten hemen sonra, yani çürük başlamadan önce uygulanmalıdır. Bu da genellikle ilk kalıcı azı dişleri için 6 yaş, ikinci kalıcı azı dişleri için ise 12 yaş civarına denk gelir. Bu işlem için iki ana materyal türü vardır: rezin bazlı ve cam iyonomer bazlı. Rezin bazlı olanlar daha uzun süre dişe tutunur ancak uygulanmaları sırasında kusursuz bir kuruluk gerektirirler. Cam iyonomer olanlar ise neme daha toleranslıdır ve florür salınımı yapma avantajına sahiptir. Hekim, çocuğun uyumu ve dişin sürme durumuna göre en uygun materyale karar verir.
Süt dişlerindeki çürükler için çocuk diş hekimliği hangi dolgu malzemelerini tercih eder?
Süt dişlerini restore etmenin amacı, çürüğün verdiği hasarı onarmak, dişin kalan sağlam dokusunu korumak, çiğneme fonksiyonunu geri kazandırmak ve en önemlisi, dişin canlılığını sürdürerek alttan gelen kalıcı dişe yer tutma görevini tamamlamasını sağlamaktır. Dolgu malzemesi seçimi; çocuğun çürük riskine, çürüğün büyüklüğüne, dişin ağızda kalma süresine ve çocuğun tedavi sırasındaki uyumuna bağlı olarak yapılır.
Yapılan araştırmalar, süt dişi dolgularındaki başarısızlığın en büyük nedeninin materyalin kırılması değil dolgunun kenarından yeniden çürük başlaması olduğunu göstermektedir. Bu bilgi, seçilecek materyalde mekanik dayanıklılıktan çok, dişle ne kadar iyi bir sızdırmazlık sağladığının daha önemli olduğunu ortaya koyar.
Süt dişlerinde kullanılan başlıca restoratif materyaller şunlardır:
- Paslanmaz Çelik Kronlar (PÇK)
- Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar (RMCİS)
- Kompomerler
- Geleneksel Cam İyonomer Simanlar (GCİS)
- Amalgam
- Kompozit Rezin (Beyaz Dolgu)
Bu materyallerin başarı oranları karşılaştırıldığında, genellikle Paslanmaz Çelik Kronlar en üst sırada yer alır. Bunun nedeni, dişi bir bütün olarak kaplayarak sızıntıya ve yeniden çürümeye karşı en iyi korumayı sağlamalarıdır. Özellikle yüksek çürük riski olan veya büyük madde kaybı olan dişlerde PÇK, “altın standart” olarak kabul edilir. Onu, florür salınımı yapabilen cam iyonomer içerikli materyaller ve kompomerler takip eder. Kompozit rezinler (beyaz dolgular) estetik olmalarına rağmen, uygulanmaları sırasında mutlak bir kuruluk (izolasyon) gerektirdikleri için küçük çocuklarda teknik olarak daha zordur ve başarısızlık riski daha yüksek olabilir. Hekim, tüm bu faktörleri göz önünde bulundurarak her bir diş için en doğru kararı verir.
Çocuk diş hekimliği süt dişlerine ne zaman kaplama (kuron) yapılmasını önerir?
Bir süt dişinde çok fazla madde kaybına neden olan geniş bir çürük varsa, dişin pulpası (siniri) tedavi edilmişse veya minede gelişimsel bir bozukluk mevcutsa, basit bir dolgu yeterli korumayı sağlayamaz. Bu gibi durumlarda, dişin kalan yapısını korumak ve dişin doğal düşme zamanına kadar fonksiyon görmesini sağlamak için tam kaplama (kuron) tedavisi önerilir.
Paslanmaz Çelik Kronlar (PÇK)
Onlarca yıldır PÇK’lar, arka grup süt dişlerinin restorasyonunda en güvenilir ve başarılı seçenek olarak kabul edilmektedir. Başarı ve ağızda kalma oranları, çok yüzeyli büyük dolgulara göre ezici bir üstünlüğe sahiptir.
Avantajları:
- Olağanüstü dayanıklılık
- Uygun maliyet
- Kolay ve hızlı uygulanabilirlik
Dezavantajları:
- Metalik (gümüş rengi) görünüm
- Zirkonyum Kronlar (Beyaz Kaplamalar)
Estetik kaygıların artmasıyla birlikte diş renginde bir alternatif olarak zirkonyum kronlar geliştirilmiştir. Zirkonyum, hem çok estetik hem de biyouyumlu (vücutla dost) bir malzemedir.
Avantajları:
- Üstün estetik görünüm
- Yüksek biyouyumluluk
- PÇK’lara benzer yüksek tutuculuk oranları
Dezavantajları:
- PÇK’lara göre daha fazla diş kesimi gerektirmesi
- Daha yüksek maliyet
- Tekniğe karşı daha hassas olmaları
Hekim, estetik beklentileri, maliyeti ve dişin durumunu değerlendirerek aile ile birlikte en uygun kaplama türüne karar verir.
Çürük sinire ulaştığında süt dişine kanal tedavisi yerine ne yapılır?
Bir çürük, süt dişinin sinir dokusuna (pulpa) ulaştığında ancak dişte henüz geri dönüşü olmayan bir iltihap veya apse gibi belirtiler başlamamışsa, “kanal tedavisi” yerine genellikle vital pulpotomi adı verilen bir işlem uygulanır. Bu işlemin amacı, kalıcı dişlerdeki gibi sinirin tamamını alıp kanalları doldurmak değil sinirin sadece iltihaptan etkilenen üst (kuron) kısmını temizlemek ve köklerdeki sağlıklı sinir dokusunu özel ilaçlarla koruyarak dişin canlılığını sürdürmesini sağlamaktır.
Bu alanda kullanılan materyaller, çocuk diş hekimliğindeki felsefe değişimini çok güzel yansıtır. Eskiden amaç kalan sinir dokusunu kimyasallarla “mumyalamak” veya “sabitlemek” iken, günümüzdeki modern yaklaşım biyouyumlu materyallerle dokunun “iyileşmesini ve kendini onarmasını” teşvik etmektir.
Kullanılan başlıca pulpotomi materyalleri şunlardır:
- MTA (Mineral Trioksit Agregat)
- Biodentine
- Ferrik Sülfat
- Formokrezol
- Kalsiyum Hidroksit
MTA ve Biodentine gibi kalsiyum silikat bazlı materyaller, biyouyumlulukları ve doku iyileşmesini destekleme yetenekleri sayesinde günümüzde “altın standart” olarak kabul edilmektedir. Tarihsel olarak çok kullanılan Formokrezol, potansiyel yan etkileri konusundaki endişeler nedeniyle artık neredeyse tamamen terk edilmiştir. Kalsiyum Hidroksit ise süt dişlerinde yüksek oranda başarısızlığa ve kök erimesine neden olduğu için bu işlemde kesinlikle kullanılmaz.
Koruyucu ortodontik tedavi nedir ve çocuk diş hekimliği bunu neden önemser?
Koruyucu ortodonti (Faz I Tedavi), süt veya karışık dişlenme döneminde (hem süt hem kalıcı dişlerin ağızda olduğu dönem) ortaya çıkmaya başlayan kapanış problemlerini erken teşhis edip tedavi etmektir. Bu yaklaşımın temel mantığı, çocuğun çene ve yüz gelişimi aktif olarak devam ederken, bu büyümeyi doğru yöne yönlendirerek daha büyük problemlerin oluşmasını engellemektir. Amerikan Ortodontistler Birliği, her çocuğun en geç 7 yaşına kadar bir ortodontik değerlendirmeden geçmesini tavsiye eder.
Koruyucu ortodontik tedavinin başlıca hedefleri vardır:
- Üst çene darlığı gibi iskeletsel problemleri düzeltmek
- Kalıcı dişlerin doğru pozisyonlara sürmesine rehberlik etmek
- Çapraşıklığı önlemek için yer kazanmak veya korumak
- Parmak emme gibi zararlı alışkanlıkları ortadan kaldırmak
- Önde konumlanmış dişlere gelebilecek travma riskini azaltmak
- Gelecekte gerekebilecek kapsamlı ortodontik tedaviyi basitleştirmek ve kısaltmak
Örneğin üst çene darlığına bağlı arka dişlerin ters kapanması (çapraz kapanış), basit bir damak genişletme apareyi ile bu yaşlarda çok başarılı ve kalıcı bir şekilde düzeltilebilir.
Süt dişi zamanından önce çekilirse yerine neden “yer tutucu” takılmalıdır?
Süt dişleri, alttan gelecek kalıcı dişler için en mükemmel doğal “yer tutuculardır”. Bir süt dişi, genellikle derin bir çürük nedeniyle zamanından çok önce kaybedildiğinde, komşu dişler bu boşluğa doğru kaymaya başlar. Özellikle arkadaki birinci büyük azı dişi hızla öne doğru eğilir. Bu durum alttaki kalıcı dişin sürmesi için gerekli olan mesafenin kaybolmasına neden olur. Sonuç olarak o kalıcı diş ya süremez (gömülü kalır), ya başka bir yerden sürer (çapraşıklık yaratır) ya da diğer dişleri sıkıştırır.
Bu yer kaybının büyük bir kısmı, çekimi takip eden ilk altı ay içinde gerçekleşir. Bu yüzden karar vermek için hızlı hareket etmek önemlidir. Yer tutucu takma kararı, çekilen her süt dişinden sonra otomatik olarak verilmez. Hekim, röntgenle alttaki kalıcı dişin ne kadar sürede süreceğini ve kemik içindeki konumunu değerlendirir. Eğer kalıcı dişin sürmesine altı aydan daha uzun bir süre varsa, genellikle bir yer tutucu yapılması şiddetle tavsiye edilir.
Kullanılan başlıca yer tutucu tipleri şunlardır:
- Bant ve Loop (Tek taraflı tek diş eksikliğinde)
- Distal Shoe (Birinci kalıcı azı sürmeden ikinci süt azısı kaybedildiğinde)
- Alt Lingual Tutucu Ark (Alt çenede iki taraflı diş eksikliğinde)
- Nance Aygıtı / Transpalatal Ark (Üst çenede iki taraflı diş eksikliğinde)

Çocuk Diş Hekimi
Samsun Bafra Anadolu Lisesi ve Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Sezin (Sezgin) Özer, Pedodonti Doktora eğitimini tamamladığı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Çocuk Diş hekimliği (Pedodonti) Anabilim Dalı’nda, 2001-2018 yılları arasında araştırma görevlisi, uzman ve Öğretim Üyesi olarak çalışmıştır. 2018 Nisan ayında üniversiteden ayrılarak kendi Çocuk Diş Kliniği’nde çalışmaya başlamıştır.